18 Nisan 2011 Pazartesi

Zamane Şefleri Yarışması - 2

Hey Evribadi!
Ay sonunda klavyenin tuşlarına basabildim blog için. Nedendir bilmiyorum kesilmiştim bikaç zamandır. Halbuki nerdeyse bir aydır Zamane Şefleri'ni yazacağım:) Elimde yeni tarif yok fakat bu durumu paylaşmam lazım artık.

Sanırım 23 Marttı, finalistler açıklandı, aralarında yokum tabi. Hiç hayal kırıklığına bile uğramadım. Üzerinde durmadım, final ne zaman zaten bilmiyordum ama annem benden meraklıydı. "Aman şu sınavın tarihi finale denk gelirse nasıl gideceksin, bu olursa napacaksın nasıl olacak" vs. Unuttum gitti, aradan 2 gün geçti, Cuma akşamı 8.20'ydi maillerime baktım telefondan, minnacık ekranında sadece konu kısmı gözüken bir mail: "Tebrikler! Zamane Şefleri yarışması finalistlerinden oldunuz" mu ne yazıyor. Hala heyecan kıpırtısı bile yok, "lan nasıl olcek o iş öyle kafaları karışmış bunların" diyerek açtım. Bu esnada da banyodayım:) "Finalistlerden biri özel sebeplerden dolayı katılamayacağını bildirmiştir. Puan sıralamasına göre 4. sizsiniz, final yarın saat 10'da. Bize katılıp katılamayacağınızı acil haber verir misiniz?"

O sırada kardeşim geldi, biz böyle dan dun gireriz birbirimizin banyosuna heh heh. Ona anlatırken kahkahalarım heyecanım bir yumak olmuştu, o kadar ki Merve "Abla iyi misin" dedi. Halbuki nasıl iyi olaydım! Saat 20.30 olmuş yarışma ertesi gün Nişantaşı'nda ve saat 10'da! Bizim evde ne çilek var ne muz. Ne keki hazır ne kreması. Katılmak istiyorum fakat şartlar imkansız olduğunu gösteriyor. Bu arada kardeşimin cebi çaldı, paldır küldür bana uzattı telefonu "Seni istiyorlar"diye. Sağolsunlar 11-12 gibi gelme esnekliği tanıdılar bana. Acil cevap dediler, annemlere soramadan evet dedim. Ne de olsa lojistik ve finansal destek onlardan olacaktı:)

Hemen keki yaptım, o pişerken kremasını hazırladım. Annemlere anlattım, babam söyleniyor "Bu kadar geç haber mi verilir" diye, beni çileklerin telaşı sarmış. Annem nasıl yetişecek diyor. Bir hengamedir gidiyor. 
21.30du market kapanmak üzereyken çilek ve muz aldığımda. 12'yi geçiyordu uyuduğumda. 

Sabah hazırlandım, pastaları koyduk kapaklı bir borcama yola düştük. Yerini bilmeyiz, Nişantaşı ful trafik, pastalar zangırdamaktan eğiliyor, imdat! 

Öyle dışarı bakarken camdan "Aaa burası işte burası" dedim, ışıklarda yolun ortasında indik pıt pıt koştuk girdik. "Aee ne güzel yer burası vaooov" oldum böyle:p

Bizi uzun etrafı yarışmacı ve görevlilerle dolu bir masaya aldılar. Allam o ne şeker insanlardı hepsi gencecik benden küçük kız vardı yea! Görevlilerden bahsediyorum yani:) Sanırım yarışmacılardan en küçüğü bendim, bi kız daha vardı onunla hiç konuşamadım bilmiyorum. Yarışmayı düzenleyen tayfa ya da firma çok gençti. Zaten firmanın yaş ortalaması 28miş düşün. Kızlar bıcır bıcır, güler yüzlü, güzel, şık aeee içim açıldı yea beyle:)

Macaron yedim ilk kez. Kendisini almaya cesaret edemiyorum çünkü acıbadem kurabiyesi midir nedir pek sevmem onu (Aaaa nasıl bir tatlıyı sevmedim hayret ettim). Yediğim güzeldi ama beğendim. Bir sürü ikramlar, çaylar kahveler meyve suları, börekler, kurabiyeler vs. Tabi sor bir şey yiyebildin mi? Midemi düşünecek halim yoktu açıkçası (Tekrar hayretlerimiz şaşırıyor). Yarışmacılardan Selin Kıpırdı ile çok sohbet ettik. Gencecik bir diş hekimi, "Selin'in Suflesi" tatlısıyla katılmıştı, tadamadım ama birinci olduğuna göre eminim çok güzeldir, Zamane Kahvesi'ne gidip tatmayı düşünüyorum:)

Sıra geldi sunuma, bizi mutfağa aldılar, ilk kez bir restoranın ya da cafenin mutfağına girdim. Huhahah çok hoş yea:p Çok komiktik ama Selinle ben birbirimize bakıyoruz pastalara bakıyoruz "nasıl sunucaz bunları napcaz" diye, ben aldım koydum ince uzun bir dikdörtgen tabağa bekliyorum öyle, napsam ya tabağın yarısı boş oldu napılır ki diye bakıyorum. Sonra mutfağın şefi geldi sanırım. Ay bi yardım etti bi yardım etti sağolsun, gerçi yardıma giriş cümlesi biraz üüü etti beni de ama:p "hımm, pastayı kütük gibi koymuşsun tabağa biraz süslesene." Hala bakıyorum ha "Napsam ki üeeğ" diye. Çikolata sosu var mı dedim, getirdiler hemen. Baktı ki ben çikolata sosu pasta tabağı ve şefin yüzü arasında bakışlar atıyorum, aldı hemen bir tabağı şef bana bikaç şekil gösterdi, bak böyle çiz, şöyle yap falan diye. Ondan öğrendiğimle bir tabak hazırladım ben de, meyvelerle de süsledim. Aaa güzel oldu sanki?


Çıktık sunduk, Ece Vahapoğlu benimkinin resmini çekti çok hoşuma gitti:) "Ay ben bunun resmini çekicem" dedi:) Bu arada jüride Rahşan Gülşan, Gamze Bursa diye bir yemek stilisti ve adını hatırlayamadığım sanırım milli şef veya aşçı, Pelit'in de aşçısı sanırım bir bey vardı. 

Velhasıl kelam bizden sonra hemen açıklandı sonuçlar. 3. oldum tatlı kategorisinde. Yani fena değil ya, iyi yani:) Selin 1. oldu burdan bir kez daha tebrik ederim onu:) 2. ise hindistancevizli bir pastaydı. O da güzeldi ne yalan diyim:)

Yemeklerde ise sağlıklımutfak adresine sahip Hilal Hanım 1. oldu. Ay çok güldüm o kadına, çünkü çıkarken görevli kızlar hep beraber yemek yiyelim diyince, Hilal Hanım "Benim yetişmem gereken bi yarışmam daha var" dedi:))) Kadının tüm yemekleri ödüllü nerdeyse:) Helal olsun valla.

Ben yemekleri görmedim onlar sunulurken biz mutfaktaydık çünkü, fakat mercimek yatağında bi makarna vardı ki sunumu şahaneydi. Tadı da eminim güzeldir. 3. ise tavuklu mantarlı soteydi sanırım.


Ama hediyeleri çok sevdik, bir kovboy şapkasıyla mutfak önlüğü:) Bayıldım her şeye. Çok güzel bir deneyim ve çok güzel bir organizasyondu.

Ama bence bana performans özel ödülü vermelilerdi! Hahahah o kadar koşturdum ayol ya çilekleri bulamasaydım hı? hı? :P 

Bu arada özel sebepleri dolayısıyla katılamayan yarışmacının yakını rahatsızlanmış. Geçmiş olsun umarım iyileşmiştir, ama bunu bilmeden önce bayağı heleloy olmuştum. Öğrenince insan suçluluk hissediyor tabi:p 

Bu sefer tarifsiz kapatıyoruz bir yazıyı sevgili yemek severler. Muah hepücüğünüze.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder