16 Mart 2011 Çarşamba

Bonnyfood

Muratlarımdan birini gerçekleştirdim bloggerlar! Sonunda bir meyve sepeti aldım. Meyve sepetiyle kalmadım içine kurabiye, kek, çikolatalı çilek ne varsa doldurun dedim. Bugün kardeşimin doğum günüydü. Grupfoniden aldığım indirim çekiyle daha ucuza malettim ettim de yine de pahalıydı. Marka tanınınca fiyatlara yansıtmış bu durumu malesef. Tanımayalım mı arkadaşım sizi:)


Her biri ayrı lezizdi, en çok kurabiyeye bayıldım, zencefilliydi o da:)Kardeşim çiçekli süslemenin altında aslında kurabiye olduğunu görünce nasıl şaşırıp sevindi bakınız:p
Kekler brownieye benziyordu. Çilekleri dememe gerek mi var, harikalardı.
Fotoğraflardan belli olacak kardeşim bayıldı, ateşin etrafına toplanmış gibi üşüştük sepetin başına.

İyi ki doğdun canım kardeşim, tatlı meyvem. Seni çoook seviyorum.

10 Mart 2011 Perşembe

cookie

blogger'ın kapanması, hem de oldukça saçma bir sebeple kapanması oldukça canımı sıktı. bir haftayı geçti bile. memleket sınırını aştınız, geçemezsiniz gibi sürekli bi yerlere girişler yasaklanıyor. o da eksik olsun canım deyip başka mecralara kayıyoruz biz de. çok çabuk adapte oluyoruz çook.

bu sıkıcı konudan sonra benim için anlamı oldukça büyük olan cookie'den bahsetmek istiyorum. küçükken izlediğim çizgi filmlerde anne, çocuklarına bu kurabiyelerden -yoksa bisküvi demeliyim?- yapardı. soğuyunca cam kavanozlara doldururdu ve çocuk iyi bir şey yaptığında ona ödül olarak bunlardan bir tane verirdi. beni en çok etkileyen ise lise yıllarındayken izlediğim rugrats'teki angelica'nın bu kurabiyelere olan bağımlılığı. lanet, eziyeti seven bir çocuk olan angelica cookieleri görünce yelkenleri suya indirir, en sevimli kız oluverirdi. bu dönemlerde bu kurabiyeler pek bulunmazdı ve ben de nasıl yapsam etsem de tarifini bulsam kendim yapsam diye düşünürdüm. daha sonra eti çay keyfi ile ulaşılması kolay hale geldi. yine lafı uzattım. geçen gün aklıma düştü yine bu güzel şeyler ve tarifini bulup hemen yaptım. işte karşınızda:

3/4 su bardağı beyaz şeker
3/4 su bardağı esmer şeker
3/4 su bardağı yumuşak margarin (sürülebilen kahvaltılık olan)
1 çay kaşığı vanilin
2+1/4 su bardağı un
1 çay kaşığı kabartma tozu
1 çay kaşığı tuz
2 yumurta
1+1/2 çay bardağı damla çikolata



bu tarifte benim hiç sevmediğim çırpma işlemi önemli. şekerleri, vanilini ve margarini karıştırma kabına alıp birbiriyle iyice özdeşleşene dek- en az 5 dakika- mikserin yüksek devirinde karıştırın.

fotoğraftaki gibi bir hal alacak. 

ayrı bir kapta unu, kabartma tozunu ve tuzu kaşık yardımıyla karıştırın. şeker, yağ karışımı kremsi kıvama geldiğinde yumurtaları aynı anda atın ve yine iyice çırpın. ardından unlu karşımı da ekleyerek çırpın. en son damla çikolatayı da ekleyip çırpın. 





tepsilerinize yağlı kağıt serin. hamurunuzu tatlı kaşığı ile tepsiye aralıklarla dökün. önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında 10 dakikada hazırlar. 






çocukluktan bahsedince çocukluğumdan kalma en sevdiğim tabaklarımdan birinde sunmak istedim. 







biz friends seven iki yazar için gelsin: tık tık 
tarifim nestle'nindi videodan anlaşılacağı üzere:) afiyet olsun.

7 Mart 2011 Pazartesi

Mahkeme Kararı Terbiyecisi



Biliyorum zaten giremiyorsanız bunu da göremezsiniz ama belki görüp giremeyen insanlara dns falan anlamıyorsa al bunu kur diyebilirsiniz. 1 dakika bile sürmüyor.

Zamane Şefleri Yarışması

Zamane Kahvesi'nden hediyeler gelmiş banaaa:) Çok sevindim çok güzeller bayıldım. Günümüzü güzelleştirdiler. Zencefilli bisküviler harika. Çeyizime bile kaldıracak şey yollamışlar:p İki kişilik kahve seti. Fotoğrafını çeker çekmez koyacağım. Hatta çektim bile:)

En güzeli de üzerine baş harflerim işlenmiş bir kumaş peçete. Ben çift kişilik kahve menüsü gibi özensiz bir şey bekliyordum fakat ne kadar güzel düşünmüşler.



Zencefilli bisküvi benim yaptığım kurabiyenin 3'te 1'i:) Bayılırım ince doğranmış şeylere:) 

Peki ben onlara ne yolladım:





Tabi ben onlara kanlı canlı halini gönderemedim, sadece fotoğraflarını yolladım. Bir iddiam yok zaten çünkü hiç sır bir tarif değil benimki:) Sadece denedim böyle bir şey çıktı. Nasıl ama:)

3 Mart 2011 Perşembe

Bloguma Dokunma!

by Gül Yılmaz

Bugün ilk kez bloga ulaşmaya çalıştığımda bu siteye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir yazısını görüp bozguna uğradım. Başından beridir tüm bu engellemelerden dolayı internet kurdu olup çıktık nerde ne dns'i kullanılır host dosyasını değiştirme vs. Bildiğin açık açık her yerde yargının kararını nasıl yararız diye yüzlerce anlatım var. Dolayısıyla da evimdeki bilgisayarımdan sürekli girebiliyordum. Fakat bugün değişik bir bilgisayardan giriş yaptım ve o yazıyla karşılaşınca çok üzgün hissettim kendimi.

Sanırım bir yerlerde bazı bloglarda digiturk'ün yine sanırım milyon dolarlarla yayın hakkını aldığı maçlar yayınlanıyormuş, bedavaya. Digiturk de bunu kapattıramayınca çareyi tüm blogspot.com'u kapattırmakta bulmuş.

"Yassah hemşerim" anlayışı her yerde!

Zaten bloglarından maç yayını yapabilmeyi beceren insanların değil internet bilgisayar kurdu oldukları su götürmez bir gerçek. Sadece bloglarında içlerini döküp saçma veya saçma olmayan paylaşım yapan insanların etkileneceğini bile bile, bu kadar büyük bir tepki alacaklarını bile bile blogspot.u kapattırmak? Reklamın iyisi de kötüsü de derler ama üyeliklerini kapattıranlar olmuş.

Çözüm bulmak yerine, köprüden intiharları engellemek yerine köprüyü yaya geçişine kapatmak?

Sorunlu siteleri ve bunlardan sorumlu kişileri bulmak yerine binlerce insanı etkileyecek bir yeri kapatmak?

Algımız çok dar çok kıt. Gerçekten çok yavaş ilerliyoruz. Egomuz her yanımızı sarmış. Akıl mantık geri planda. Amaçsızız. Dediğim dedik tavrı sergileniyor, "bu site kapanacak! öyle ya da böyle!".

Ayıp, yazık.

Şurada imza kampanyası var ordan desteğinizi verebilirsiniz.
http://www.blogumadokunma.com/

Gelecek postta zamane kahvesinin düzenlediği "zamane şefleri" yarışmasına katıldığım pastayla fırından çıkan yenebilecek şeylere geri döneceğiz umarım.
Bugün bu çıktı fırından.